
Soğuk Havalarda Cilt Sağlığımızı Nasıl Korumalıyız?
Soğuk kış günleri, genel sağlığımızın yanı sıra cildimizi de olumsuz yönde etkiler. Soğuk hava cildin dış katmanını etkileyerek cildi daha kalın ve kırılgan hale getirir. Kış aylarında daha hassas hale gelen, dayanıksızlaşan deri, soğuk havalarda kan dolaşımının da yavaşlaması sonucunda kuruyabilir. Cildi koruyan doğal bariyer tabakanın bütünlüğü bozulmakta, yağ oranı düşmekte ve ciltte olması gereken su oranı azalmaktadır.
Nem ihtiyacı artan ciltte, kuruluğa bağlı olarak kış egzamaları da ortaya çıkar. Derideki bu kuruma ve çatlamalar ciltte kanamaya ya da mevcut olan yara var ise daha da kötüleşmesine sebep olabilir. Egzamanın yanı sıra kuruluktan dolayı özellikle el ve ayaklarda oluşan çatlaklardan çeşitli mikroorganizmalar cilde yerleşir. Bu mikroorganizmalar çeşitli cilt enfeksiyonlarının da ortaya çıkmasına neden olur. Bu nedenlerle kışın koruma fonksiyonu bozulan cilt, daha fazla özene ve bakıma ihtiyaç duyar.
Cilt kuruluğunun önlenmesi için bol bol su içmek gerekir. Günde yaklaşık 2 litre su içilmesi önerilir. Nemlendirici kremler tercihe göre gliserin, vazelin, üre, laktik asit ve hyalüronik asit içermelidir. Bu nemlendiriciler kuruluğu önlemek için soğuk havalarda sıklıkla ve tercihen banyo sonrası nemli cilde sürülmelidir. Ayrıca kullanılan ürünlerin A, C ve E vitamini gibi antioksidanları içermesine de dikkat edilmelidir. Omega-3 desteği almak da soğuk hava şartlarına karşı cildin direncini artıracaktır. Kış meyveleri ve sebzeleri haricinde, tahıllı besinler tüketmek de cilt bakımında dikkat edilmesi gereken diğer bir noktadır.
Vücudumuz soğuk havada tepki gösterir ve ısı kaybını önlemek için deri yüzeyindeki kan damarlarının çapı daralır. Cilt yüzeyindeki kılcal damar ve kızarıklıkların ise lazerle tedavisi için kış ayları yine en uygun aylardır. Bu damarlanmalar ve kızarıklıklar uygun lazerle birkaç seansta silinebilir.
Soğuk Çarpması
Kış aylarında yaşanan cilt problemlerinden biri de soğuk çarpmasıdır. Bu doku donması küçük ve kırmızı bir leke ile kendini gösterir. Zaman geçtikçe mor rengi alan bu leke, ileriki safhalarda yaraya dönüşebilir.
Soğuk havalarda cildin üst tabakası daha kalınlaşacağından bunu önlemek için haftada 2 gün peeling yani fiziksel soyma uygulaması yapılmalıdır. Ancak cildinde kızarıklık ve damar çatlaması olan ya da cildi hassas olan kişilere bu tip uygulamalar önerilmez.
Şiddetli soğuğa maruz kalmak, cilt damarlarında daralmaya neden olarak burun ucu, kulaklar, eller ve ayaklar gibi uç organlarda doku hasarına ve kızarıklık, morarma, ağrı, yanma ile kaşıntı gibi şikayetlere yol açabilir. Bu durumdan korunmak için şal, eldiven, yün çorap gibi aksesuarları kullanmalı, bulunulan ortamların ısısı iyi ayarlanmalıdır.
Deri, sert kış koşullarından fiziksel olarak etkilendiği gibi, ruhsal olarak da etkilenir. Kışın gelmesi hafif bir depresyona, harekette kısıtlılığa, metabolizmada yavaşlamaya yol açar. Bunların sonucunda ışıldaması almış, matlaşmış, tonunu kaybetmiş, gözenekleri genişlemiş ve komedonları artmış bir cilt ortaya çıkar.